
Bergama Akropolü
Pergamon'un Tarihi
Pergamon, Kuzey Ege'de, Bakırçay Havzası'nın doğu ve batıya uzanan vadisinin ortasında yer alır. Kuzeyde Kozak, güneyde ise Yund Dağları ile çevrilidir. Yapılan araştırmalar sonucunda, şehrin tarihinin Eski Tunç Çağı'na (MÖ 3000) kadar uzandığı belirlenmiş, ancak hangi kabilelerin yaşadığı tam olarak tespit edilememiştir. Tahminlere göre, yüzyıllar boyunca göçebe halkların geçtiği bir rota olduğu düşünülmektedir. Bir dönem Pergamon Krallığı'nın, daha sonra ise Küçük Asya'nın başkenti olan Pergamon (Türkçe'de Bergama), büyüklüğü, tarihi ve önemi açısından dünyadaki nadir antik şehirlerden biridir. Bu yazıda, yaklaşık 140 yıldır kazı ve kurtarma çalışmalarının devam ettiği Pergamon Akropolü'nün tarihini, adım adım gezilecek yerleri ve daha fazlasını bulabilirsiniz.
Pergamon tarihine benzer şekilde, Akropol bölgesinde yerleşimin tam olarak ne zaman başladığı bilinmemektedir. Kazılar sonucunda, burada kurulan en eski yerleşimlerin MÖ 7-6. yüzyıllara kadar uzandığı tespit edilmiştir. Akropol bölgesinin bulunduğu alanın topografik zorluğu, yani doğal bir düzlük olmaması nedeniyle, "arazi teraslama" yöntemiyle alan kazanılmış ve bu nedenle eşsiz bir şehir düzeni ve planlaması ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda, tepede kurulan şehrin, zamanla yeni yapılar inşa edilmesine, erozyona ve depremlere rağmen aşağıya kaymadan yüzyıllar boyunca tepede kalması, Pergamon Akropolü'nün mimarisi hakkında fikir vermektedir.
Pergamon'u kimin kurduğu kesin değildir, ancak yazılı kaynaklarda iki farklı isim öne çıkmaktadır. Lidyalı gezgin ve coğrafyacı Pausanias, "Yunanistan'ın Tasviri" adlı kitabında, Pergamon'un kahraman Pergamos tarafından kurulduğunu yazmıştır. Başka bir kaynakta ise Pergamon'un, Herakles'in oğlu Telephos tarafından kurulduğu belirtilmektedir. Ancak Pergamon hakkında en kesin ve kabul edilen bilgi, MÖ 400-399 yılları arasında Yunan Filozof Sokrates'in öğrencisi olan Xenophon'un yazdığı "On Binler" adlı kitaptır. Xenophon, MÖ 400-399 yılları arasında Pergamon'a uğradığını ve yerel bir yönetici olan Eretrialı Gongylos'un evinde kaldığını belirtmektedir.
Pergamon Krallığı
Lysimachos, Pergamon şehir surlarını güçlendirmek ve onarmak için bir subay olan Philetarios'u görevlendirdi. Philetarios bu görevi başarıyla yerine getirdi, ancak MÖ 282'de bir isyan çıkararak iktidarı ele geçirdi ve kendini Pergamon Krallığı'nın kralı ilan etti. Böylece, yaklaşık 150 yıl sürecek olan Pergamon Krallığı'nın temelleri atıldı. Pergamon Akropolü, Pergamon Krallığı'nın başkenti oldu.
Pergamon Krallığı'nın 150 yıllık tarihinde sınırları Marmara Denizi kıyılarından Akdeniz'e kadar uzandı. II. Eumenes (MÖ 197 - 159) ise Atina Akropolü'nü örnek alarak Pergamon'un Helenistik Dönem'de dünyanın en güzel şehirlerinden biri olmasını istedi. Bu nedenle, Pergamon Kralları'nın kültür ve sanata verdiği önem, bölgedeki en önemli mimari ve heykel eserlerinin ortaya çıkmasını sağladı.
Akropol
"Akropol" kelimesi Eski Yunanca'da "yukarıdaki şehir" anlamına gelir. Öte yandan, Pergamon Akropolü halk arasında “kale tepesi” olarak adlandırılır ve Bergama şehir merkezinin hemen üstünde yer alır.
Şehir ve Kale Surları
Pergamon surları, krallık burada kurulmadan önce, MÖ 5. ve 4. yüzyıllarda şehrin en yüksek noktasında inşa edilmeye başlandı. II. Eumenes döneminde şehir surları, çevredeki ovaları kapsayacak şekilde genişletildi. MS 3. yüzyılda (Roma İmparatorluğu'nun zayıflamasından sonra), şehir yavaş yavaş içeri alındı ve yeniden kullanılan taşlarla daha küçük surlar inşa edildi. Kale Tepesi'nde inşa edilen surlar, Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinde de kale olarak kullanıldı.
Saraylar
Akropolün en yüksek noktasında, sur boyunca uzanan ve Pergamon Kralları tarafından kullanılan saraylar bulunmaktadır. Her kral burada kendisi için bir saray inşa ettirmiştir. Ancak zamanla Pergamon'a eklenen yeni yapılar (özellikle tapınaklar) nedeniyle saraylar önemini kaybetmiş ve bakımı yapılmamıştır. Yüzyıllar içinde tamamen yıkılmışlardır. Günümüzde sadece saray kalıntıları bulunmaktadır.
Kuyu
Saray kalıntılarından sonra bir kuyu ile karşılaşırız. Antik dönemde akropol ve kalelerin en büyük sorunu, şehre içme suyu ulaştırılmasıydı. Her medeniyet, kendi mühendislik çözümleriyle bu sorunu aşmıştır. Pergamon'da su kaynağı, şehirden 40 kilometre uzakta olan Madra Dağları'ndan geliyordu. Su, Madra Mağaraları'ndan 3 farklı yoldan 3 vadi ve 2 tepeyi aşarak Pergamon'a ulaşır ve Akropol'ün karşısındaki tepede bulunan su deposunda toplanırdı. Buradan, yer altına döşenen büyük taşlardaki deliklerden geçirilen basınçlı su yolu, kurşun borularla 330 metre yüksekliğe Akropol'e taşınır ve buradaki kuyuda depolanırdı. Roma döneminde ise artan nüfusa su sağlamak için Kozak Dağları'ndan, 80 kilometre uzaktan su kemerleriyle Pergamon'a su taşınmıştır.
Traian Tapınağı
Roma İmparatorluğu döneminde imparatorlara tapınma oldukça yaygındı. Bu nedenle, antik şehirlerde imparatorun kendisi veya halkın bağışlarıyla inşa edilmiş birçok imparator tapınağı bulunmaktadır. Traian Tapınağı (veya kutsal alanı), Roma İmparatoru Traian (MS 98 - 117) döneminde inşasına başlanan ve ölümü üzerine halefi Hadrian tarafından genişletilip tamamlanan bir tapınaktır.
Traian Tapınağı, Roma İmparatorluğu ve imparatorluk ailesiyle güçlü bir bağ kurmak amacıyla inşa edilmiştir. Bu nedenle, Akropol bölgesinin en yüksek noktasında, hatta uzaktan Pergamon'a gemiyle gelenlerin bile hayran kalacağı şekilde tasarlanmıştır. Öncelikle bu noktadaki büyük kaya düzleştirilmiş, ardından galeriler inşa edilmiş ve son olarak tapınak dikilmiştir. Traian Tapınağı, 84 × 58 metre genişliğinde bir avlunun ortasında yer alır. Aynı zamanda, avluda Pergamon kralları tarafından inşa edilmiş heykellerle süslü iki küçük anıt daha bulunmaktadır. Bu anıtlar, tapınaktan sonra buraya yerleştirilmiştir.
Athena Tapınağı
Pergamon'un bilinen en eski tapınağı olan Athena Tapınağı (Kutsal Alan), MÖ 3. yüzyılda inşa edilmiştir. Zeka ve barış tanrıçası Athena için yapılmış olsa da, iç kutsal alan aynı zamanda Tanrıların Tanrısı Zeus'a da adanmıştır.
Athena Tapınağı'nın ön ve arka cephesinde 6, yanlarında ise 10 sütun bulunur ve kaidesi 2 basamaktan oluşur. Yani tapınak, 2 basamaklı bir zemin üzerinde durur. İlk olarak kayalar oyularak inşa edilen tapınak, zamanla andezit taşlarıyla kullanılmış ve daha da güçlendirilmiştir.
Athena Tapınağı, Traian Tapınağı'nın 7 metre altında yer alır, ancak günümüzde neredeyse hiç görünmemektedir.
Kütüphane Kalıntıları
II. Eumenes döneminde inşa edilen Pergamon Kütüphanesi, Pergamon Krallığı'nın güçlenmesi ve sanata verilen önem nedeniyle bir zamanlar dünyanın en çok kitaba sahip kütüphanesiydi. 2 katlı ve iki paralel binadan oluşan yapının doğusunda bir okuma odası bulunur ve hemen yanında Athena Tapınağı yer alır.
Pergamon'daki kitap sayısı 200 bini aştığında, o dönemde kağıt olarak kullanılan "Papirüs"ün Pergamon'a gönderilmesi Mısır Krallığı tarafından durduruldu. Bunun amacı, o dönemde dünyanın en çok kitaba sahip kütüphanesi olan İskenderiye Kütüphanesi'nin bu unvanını tehlikeye atmaktı. Ancak sanatta gelişmek isteyen Pergamon, bu sorunu aşarak yüzyıllar boyunca kullanılacak olan Parşömen'i keşfetti. Hayvan derisinin kurutulmasıyla yapılan Parşömen, o dönem ve hatta günümüzde bile yazılabilecek en kaliteli malzemedir. Gerçek parşömen üzerine yazılan yazılar, yüzyıllar boyunca ilk günkü gibi kalabilir.
Antik Tiyatro
Pergamon'un görülebilecek bir diğer noktası Antik Tiyatro'dur. Dünyanın "en dik antik tiyatrosu" unvanını taşıyan bu tiyatro, 10 bin kişi kapasitelidir ve 3 ayrı bölümden oluşur. Döneminde çeşitli gösterilerin sergilendiği tiyatro, Roma döneminde meclis toplantıları için kullanılmıştır. Tiyatronun en alt seviyesinde, eğlence tanrısı Dionysos'a adanmış bir tapınak da bulunmaktadır.
Zeus Sunağı
Ne yazık ki, Helenistik dönemin en değerli heykelcilik örneği olan Zeus Sunağı'nın burada sadece temelleri bulunmaktadır. 1800'lerin sonlarında Almanlar tarafından keşfedilen ve sökülerek gemilerle Berlin'e götürülen Zeus Sunağı'nın kaçırılma hikayesi ayrı bir blog konusu.
Pergamon Akropolü'nü içeren özel bir seyahat planı hazırlamamız ister misiniz? Uzmanlığımızdan faydalanın. Romantik balayı turlarından, manzaralı kendi kendine sürüşlü yol gezilerine, deneyimli fotoğrafçılarla fotoğraf turlarından, büyük destinasyonlarda kültürel turlara kadar her ilgi alanına ve isteğe uygun özel Türkiye turları sunuyoruz. Otel rezervasyonları, havaalanı transferleri, rehberli turlar ve birinci sınıf deneyimler dahil olmak üzere Türkiye Turları için her şeyi düzenliyoruz. Türkiye'de harika vakit geçirmenizi ve seyahatinizin unutulmaz olmasını istiyoruz; çünkü Türkiye'de bizzat birçok tura eşlik ettik. Tüm seyahat detaylarınız için sadece bir kişiyle iletişim kurmayı, tam olarak seyahat ilgi alanlarınıza uygun özelleştirilmiş seyahat planları ve öneriler almayı hayal edin. Türkiye seyahatiniz için kişiselleştirilmiş günlük bir program almak üzere İletişim kurun.
Erkan Dülger
Erkan Dulger, a seasoned expert in the travel and tourism sector, has devoted more than 17 years of his life to planning wonderful journeys for people all over the world. Erkan has made a great career as a travel consultant and prosperous business owner. He was born with a deep enthusiasm for exploration and a desire to introduce people to beautiful places.
Erkan traveled to the United States in search of knowledge and practical experience, where he spent four years honing his craft while working at various hotels. He was able to better comprehend the complexities of the travel industry as well as the various demands and expectations of travelers thanks to this priceless experience.
Erkan had always dreamed of starting his own travel business, one that would reflect his passion for crafting extraordinary travel experiences. Erkan founded his own travel company in 2015 after realizing his dream via intense determination and strong faith in his abilities.